Her vesile ile belirttiğim gibi Türkiye bir açık hava müzesidir, Anadolu topraklarında yıllar boyu değişik kültürler yaşamış, değerli kültür varlıkları bırakmışlardır. Ancak maalesef bu eserler yeterince korunamamış, bir kısmı tahrip olmuş, bir kısmı da yurtdışına kaçırılmıştır ve halen de kaçırılmaktadır. Her şeyi devletten beklememek görüşü ile “Koleksiyonerlik”, anayasamızda ve Kültür ve Turizm Bakanlığı Yasası ve Yönetmeliklerinde yer almıştır. Ben de Kültür Varlıklarına olan ilgim ve merakım dolayısıyla ve bir yandan da eserleri sahiplenerek yurtdışına kaçırılmalarını engellemek maksadı ile 21 Şubat 1979 yılında belgemi alarak Arkeolojik Eser Koleksiyoncusu oldum. Ferdi şikayet ve görüşler yerine topluca ve fikir birliği ile hareket etmek için 1996 yılında Kültür Varlıkları Koleksiyoncular Derneğini kurduk. Devlet gibi, devlet adına eser satın alan, bunu müzeye kaydettiren ve her yıl denetlenen koleksiyonerlerin önünün açılması, adedinin artması maksadı ile yasadaki bazı olumsuzlukların kaldırılması için gerek dernek olarak gerekse şahsen mücadele verdik. Ancak maalesef yeterince muvaffak olduğumuzu söyleyemem.
Birçok koleksiyoncunun nihai hedefi müze kurmaktır. Ben de bu maksatla Turgut Tokuş Kültür ve Sanat Vakfını kurdum. Ancak müzeyi kursam bile, mali bakımından devamlılığının sağlanamayacağını gördüğümden; değişik maceralar, sıkıntılar ve hatta imkansızlıklar içinde 60 yıldır biriktirdiğim, bu uğurda yargılandığım koleksiyonumun büyük bir kısmını, emin ellerde ve müze konsepti içinde sergilenmek üzere Rahmi M. Koç Ayvalık Müzesine bağışladım. Muhtelif tarihlerde Anadolu Medeniyetleri Müzesine de eserler bağışladım. Aphrodisias Ören yerinden yurt dışına kaçırılmış olan Friz Blogunun bir parçasının bende olduğunu öğrenince bir törenle Müzeye bağışladım. Maksadım örnek olmaktı. Halen çok az sayıda taşınmaz eseri Foça’daki Turgut Tokuş Kültür ve Sanat Vakfı’na ait olan taş evde ve bir miktar sembolik taşınır eseri de büromda muhafaza ediyor, kültür varlıklarına ve koleksiyonculuğa olan ilgimi sürdürüyorum.